MİTRA KADIN SAĞLIĞINA HOŞGELDİNİZ, Beden, Zihin ve Ruh bütünlüğü saglıklık halidir.

Fertilite, kadınların gebe kalabilme, doğurabilme ve bebek sahibi olabilme özelliğidir. Kadınların doğurganlık özelliği ergenlik ile başlar menapoz dönemine kadar devam eder.

Kız çocuklarının yumurta rezervleri anne karnındayken en üst seviyededir. Doğum sırasında rezervin büyük bir kısmını kaybederler. Ergenlik başladığı andan itibaren ayda bir (nadiren birden fazla) yumurta üreterek menapoza kadar rezervlerini tüketirler.

Düzenli adet gören bir kişi yumurtlama gününü hesaplayarak yüksek olasılıkla altı ay içinde gebe kalabilir. Ancak çocuk sahibi olmaya karar verildiğinde eşler stres yaşamaya başlar ve deneme ayları ilerledikçe daha çok endişe duymaya başlarlar. Bir yılı aşan sürelerde fertilite sorunu gündeme gelebilir. Fertilite sorunu çiftler için önemli bir stres kaynağıdır. Stresin de fertiliteyi azaltmada önemli bir rol oynadığı bilinmektedir.

Hipnofertilite destek programının kullanılması kadına sistematik, bütüncül ve bilgiye dayalı yaklaşılmasını sağlar. Programın, kadının stresini azaltmada, gebelik sonuçlarını artırmada ve hemşireye olan güven ve bakış açısını değiştirmede etkili olduğu düşünülmektedir.

Hipnofertilitenin temelini “HypnoBirthing” felsefesi oluşturmaktadır. “HypnoBirthing” kadını fiziksel ve psikolojik olarak doğuma hazırlayan HypnoBirthing Enstitüsü’nün kurucusu Marie F. Mongan tarafından geliştirilen bir doğum tekniği ve felsefesidir. Temel ilkesi çocuk doğurmanın kadınlar için normal, doğal ve sağlıklı bir işlev olduğudur. Doğum öncesi dönemde verilen eğitimle doğumda kadının kendi kendine hipnoz uygulayarak korkularından arınmasını ve gevşemesini sağlamayı hedefler (Mongan, 2012). HipnoBirthing felsefesinden yola çıkarak fertilite problemi yaşayan çiftlerde kullanımını sağlamak için HypnoBirthing Enstitüsü eğitmeni Sherry Gilbert tarafından 2013 yılında “Hipnofertilite Destek Programı” oluşturulmuştur. Temel ilkesi, doğurganlığın doğal bir işlev olduğudur (Gilbert, 2013). Program, güçlü ve etkili zihin-beden etkileşimine dayanmaktadır. Zihin bilinçli yada bilinçsiz, küçüklüğümüzden bu yana tüm deneyimlerimizi ve dışarıdan alınan mesajları kaydetmektedir. Zihin işlevsel olarak bilinç, bilinçaltı ve eleştirel faktörden oluşmaktadır.